Kimsenin birbirini dinlemeye vakit ayırmadığı dünyada, günden güne herkesin teslim olduğu kaçınılmaz durumdu yazmak. Sustuklarımızı daha fazla tutamadığımızda kâğıda döktüklerimiz sayesinde, onları özgür bırakmaktı. Hissetmenin kâğıt üzerindeki fotoğrafıymış meğerse… Kalemle, kâğıtla yürüyüşe çıkmak, kâğıt o an olmak istenilen yer, kalem yanında olması istenilen kişiymiş. Konuşmaya benzemiyormuş, en önemli özelliği buymuş, en baş döndürücü, kışkırtıcı, cezbedici yanı da buymuş. Susarak konuşmanın en güzel yoluymuş. Konuşmada ’ki muhataplar ayıplar, haksız bulur, katkıda bulunmak ister, rol çalmaya çalışanları da vardır hatta. Umursamama hakkını kullanıp kendini dinlemekmiş yazmak.
Ben’ se en güzel sesin, sessizlik olduğunu keşfettiğim andan itibaren ve bir süre sonra kendime rağmen başladım yazmaya…
Her yazan yazar değildir, velakin sadece yazarlara bırakılmamalıdır yazmak. Sesini içine hapsetmek zorunda kalanların yegâne tesellisine de eşlik etmek gerekir. Daldan dala atlayan, yelpazesi geniş bir beynin ürününü ölümsüzleştirmek gerek, yenilerine yer açmak, içimizden dışarıdakilere kapı değil, bir pencere aralamak için kendini alıkoyamayanlara müsaade edilmek...
Bir şair veya yazar değilim, yazdıklarımın sonuna kadar okunmasını sağlamaya çalışmak imkânsız bir uğraş gibi dursa da, yazmaya çalışmak bile büyük bir keyif. Kuzey kutbuna ulaşmaya çalışan Nansen 'in kararlılığı var bu aralar üzerimde. Neleri hayal edebileceğim hakkında hiçbir fikrim yok; tek bir kelimeden neler üretebileceğimi yazdıkça görüyorum.
Belki de birçok yazan, günün birinde yazdıklarından bir perde çekecek hayatına. Herkes kâğıt üzerinde yazılanları onların hayatı sanacak, böylelikle hayatlarını saklamış olacaklar. Saklanmanın en iyi yolu fazla görünmektir diyor bir düşünür ve ekliyor; herkes seni gördüğünü sanır, sen de rahat edersin.
‘’Kasada oturan kız gibi! herkes kasadaki kızı görür, ama kimse tanımaz."
Velhasıl-ı kelam; amacım tanınmak, şan şöhret değil elbette. Ancak, yazmak istediklerim var, düşündüğüm, bildiğimden fazla. Anlatmak istediklerim var, düşündüğüm de, söyleyeceklerim de, bazen yazdığımdan fazla.. çok uzun zamandan sonra tekrar başladığım ve kalemim bitecekmiş, sayfalar yetmeyecekmiş gibi gelen, zaman zaman zorunluluğunu hissettiğim bağlılığım olan yazma arzusunu her ay siz değerli okuyucular ile buluşturmaya karar verdim.
Umutlu, neşeli, eğlenceli, siyah kelimelerle hayatı tarif edenlere selam olsun. Hoş bulduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder